10 Haziran 2007 Pazar

5 Haziran 2007 Salı




RTE’nin 1 milyon YTL’lik evi varmış(!)

Hatırlayacağınız gibi bizlere hizmetten başka bir gayesi olmayan şu fakir Başbakanımızın!!! çocuklarını iş dünyasının önde gelen isimleri burslu olarak okutmuştu. O çocuklar şimdi büyüdü, birer trilyoner oldu ve girişimcilikte üstlerine yok.

Yakın tarihte aşırı hızdan dolayı bir vatandaşımızın ölümüne sebep olan Başbakanımızın oğlu hızından bir şey kaybetmemişe benziyor.Kamuoyu henüz 3.500.000 YTL’lik gemi şokunu üzerinden atamamışken şimdi de 1.000.000 YTl’lik ev tapusu ile sarsılacak. İşte o evin tapusu
İstanbul İli, Üsküdar (3. Bölge) İlçesi, Kısıklı Mahallesi, Avcı Kazım Sokağı, 157 numaralı pafta, 788 numaralı ada ve 3. parselde yer alan; bahçeli kâgir ev ve arsa 5020 metrekare büyüklüğünde ve satış değeri ise 1.000.000 YTL. Paradan altı sıfır atıldıktan sonraki bir rakam.

Sıfırları karıştıranlar ve YTL’ye henüz alışamayanlar için hatırlatalım 1.000.000.000.000 TL yazı ile – bir trilyon Türk Lirası- Buraya kadar her şey gayet normal görünmektedir.

Benzeri ve daha değerli yerler İstanbul’da bulunmaktadır. Ancak ev, yakın bir zamanda, daha henüz o kadar birikimi yapacak yaşı olmamasına rağmen, bir gemi alan gence ait. Üstelik bu gencin babası da Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı.

Eveeet. Resimde tapusu görünen evin sahipleri RTE’nin Ahmet Burak Erdoğan ve Necmeddin Bilal Erdoğan isimli iki oğludur. 30.06.2005 tarihi düşülen satış işlemini karşılayacak kadar burs almalarının olanaksız olduğu düşünüldüğünde, evin ödeme bedeli için geriye kalan seçenek baba desteğidir. Gerçi babaya sorulduğunda evin ödemesi için gerekli para, servet açıklamasında olduğu gibi, oğlunun düğününden! edinilmiş olabilir.
Henüz bu birikimi edinemeyecek yaştaki iki gencin böyle bir ev ve arsaya sahip olmaları, yolsuzluk iddialarının hat safhada olduğu günümüz hükümeti döneminde akılları karıştıracak nitelikte.
Şimdi ki gençler bir harika! Demekten başka bir şey düşmüyor bizlere .Üstelik babalarına bile borç verebilecek kadar girişimci ruha sahipler.Babaları Başbakan bile olsa.

4 Haziran 2007 Pazartesi

27 Mayıs 2007 Pazar


















Çaycı Ali'yi koordinatör yapın... Devletin kozmik sırları onda...
Bir kelime abartı yok...Hepsi, üç gündür gazetelerde çıkan diyaloglardan derlenmiştir.



*****


Koordinatörlük... "İki oda istedik, vermediler."
Başbakanlık... "Ferah ferah odalar verdik."
Koordinatörlük... "Otomobil vermediler. Sağolsun şoför arkadaşlar yardımcı oldu, hepsiyle ahbap olduk."
Başbakanlık... "Makam otomobili nasıl verelim? Hukuken mümkün değil... Havuzdan kullandırttık."
Koordinatörlük... "Fotokopi makinesi istedik, taaa 6.5 ay sonra verdiler. Faksımız yoktu, yan odalardan faks çektik. Bilgisayarımız bile yoktu. Sekreterimiz Melek şahit."
Başbakanlık... "Nokia 8310 verdik. Ben de aynısını kullanıyorum. Ama onlar kameralı cep telefonu talep ettiler. Kamu kaynaklarıyla bunu almamız mümkün değil."
Koordinatörlük... "Cep telefonu falan vermediler. Randevu istedik, randevu vermediler. Hatta selam bile vermediler. Bir tane sim kart verdiler, o da 7 ay sonra..."
Başbakanlık... "Makam katındaki çay ocağına gerekenin mutlaka yapılması yönünde talimat verdik."
Koordinatörlük... "Çayları cepten ödedik."
Başbakanlık... "Bitki çayı istemişler. Çay ocağında yokmuş. Poşet çay almışlar. Konu bundan ibaret."
Koordinatörlük... "Daha ileri giderlerse, herşeyi kamuoyuna açıklarım... Şekeri bile biz ödedik, çaycı Ali orada..."
Başbakanlık... "Tek kuruş ödetmedik."
Koordinatörlük... "Madem öyle, sorsunlar bakalım çaycı Ali'ye, ben ne zaman bitki çayı istemişim..."
Başbakanlık... "Benim makamımda bile o bitki çayından yok. Psikolojik harekat yapmayalım lütfen."
Koordinatörlük... "Çaycı Ali'nin başına bir şey gelirse, kendilerinden bilirim..."

*****

Nedir bu? Terörle mücadele.


acaba birinimi bekliyor sessiz ve mahsun


6 Mayıs 2007 Pazar

Türk popunun yeni ilahı
kızlar ona bayılıyor



5 Mayıs 2007 Cumartesi














İkiside süper ikiside renkli bakalım kim sarsacak
bu yıl eurovisionu


TÜRKİYE 12 POİNTS



GREECE 12 POİNTS

İçimiz açılsın diye bir kaç çiçek fotoğrafı eklemek istedim.
Malum baharı görmeden yaz geldi
















































































































Bir Bülent Arınç Klasiği!!...

Türkiye Devrim Tarihinin icraatlarını ve Atatürk’ü karalamayı görev sayan Bülent arınç gene aynı uslupla konuştu…



“TBMM’nin açılışının 87. yıldönümü nedeniyle düzenlenen bazı etkinliklerin ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Arınç, bir gazetecinin “Sayın Sezer’in bir takım açıklamaları oldu Harp Akademilerinde” demesi üzerine “Hangi Sezer’in” diye sordu. Aynı gazetecinin, “Cumhurbaşkanı Sezer’in” karşılığını vermesi üzerine Bülent Arınç, “İki tane var da onun için soruyorum” dedi.”



Aklı sıra HALA CUMHURBAŞKANI OLAN AHMET NECDET SEZER’i küçümsüyor, sanki o yokmuş gibi davranıyor!!!


“Şeyini şey ettiğimin şeyi” gibi laflarla halk önüne çıkıp ben siyasetçiyim diyenlerin gerçek yüzleri birbir açığa çıkıyor… Nasıl mı işte
Zaten “anasına bak kızını al” sözü gibi “dedesine bak torununu al” atasözümüz ne kadar da doğru…


Bu bloğun sağlayıcısı tarafnıdan alınmış olsun, daha pek çok site ve blog blog irticayı yobazlığı konu etmiş birçok internet paylaşım noktası var…
Bu blokların temel görüşü Cumhuriyet’i, Atatürk’ü, Atatürk Devrimlerini, Atatürkçülüğe ve Cumhuriyet’e sahip çıkanları, din yolu ile karalamak, aşağılamak ve kirletmekten başka bir şey değildir…
Zaten sayfalarını ilk açtığımızda karşımıza çıkan şey Allah, Peygamber, Kur’an… Peki altta neler var? Atatürk, Cumhuriyet Gazetesi, Sol görüşü, Vatana ve millet’e sahip çıkanları karalamak…
Peki bu adamlar neden Allah’a, Kur’an’a, müslümanların temiz inançlarına neden ihtiyaç duyuyor?
Nedeni basit… Çünkü bunlar dini emellerine alet ediyorlar…! Bunlara Din piyasacıları, Din sömürücüleri, Din simsarları, Din şarlatanları denir!
Aslında bunların Din ve İman ile işleri yoktur! Zaten olamaz da..
Bunlar anca Cübbeli Ahmet Hoca gibi müridlerine vaazlarında “Denize girmemelerini” öğütler… Ama kendileri ülke dışında jet-ski’ye binerler…
İşte Din piyasacıları Din tüccarları buna denir!
14 Nisan’ı içlerine sindiremiyorlar!!!
Oradaydık! O coşkuyu ben de yaşadım!
Peki 14 Nisan ile neden dalga geçme ya da küçümseme eğilimine girdiler..?
Çünkü korkuyorlar..
Atatürkçülerin, Vatan’ı seven, fedakar Vatandaşların Cumhuriyet Rejiminini ne kadar benimsediğini gördüler…
Çünkü çok korkuyorlar…
Ellerine yüz yılın fırsatı geçti.. Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü yıkmak için Atatürk’ün koltuğuna oturma fırsatını yakaladılar…!!!
Ama çok korkuyorlar! Ulus’un büyük istenç ve direnci karşısında hırçınlaştılar!!!
Menemen’de Kubilay’ın kafasını kör bıçakla kesen Derviş Mehmet’in torunu, Bülent Arınç’ın dün ve bugün medyaya verdiği demeçlere bir bakın…
Korku yüzlerinden okunuyor!!!






“60 Milyon insanı kardeş yapan laiklik değildir.”
“1923Te Mars’tan düşmüş gibi bir devlet kurduk… Sapık ilkelerini tabu haline getirdiler… Arkasına saklanıyorlar… Ama hiçbir şey kar etmez… Ne tank, ne top… Takdiri Hüda’nın karşısında hiçbir beşeri sistem duramaz… Barajlar, barikatlar sökmüyor artık… 1 cm bile gerilememiz olmayacak… Bir ot halindeyiz… İçte dindar, dışta laik olduk… İki yüzlü olmaya mecbursunuz…” (Konya)
“Totemler çıkarıyorlar… Kendi sapık ilkelerini tabu haline getirmişler, arkasına saklanıyorlar ama çatarsan mahvolursun ha diyorlar…”
“Optimistler Derneğinden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği mensuplarına varıncaya kadar bir kısım evde kalmışar ve ya bir kısım konken partilerinin müdavimleri sokakta filana bağlılık filana saygı yürüyüşü yapıyorlar…“

26 Nisan 2007 Perşembe





















Doğumunun 125. yılı kutlu olsun